Türkiye’de sivil toplum halen gelişme aşamasında. 2019 itibariyle Türkiye’de 7.374.253 kişi, sayısı 119.753’e ulaşan derneklerin üyesidir. Çeşitli araştırmalar toplumun sivil toplum ile gönüllülük ilişkisi kuran kesimlerini %10 bandında göstermektedir. Ancak gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında bu rakamlar oldukça düşüktür. Kısıtlı katılım, kapasite sorunları, STK’lardaki gerontokratik ve erkek egemen yönetim/üye yapıları da Türkiye sivil toplumunun karakteristik özelliklerinden olmaya devam etmektedir. Kapasite sorunları nedeniyle STK’ların temel ihtiyaçları olan mali kaynaklara ulaşım ve finansal sürdürülebilirlik, iletişim ve proje yönetimi ciddi kısıtlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen iyi uygulama ve örnekler ortaya çıkmıştır.
İstanbul ekonomik, sosyal ve bunun doğal sonucu olarak nüfus gelişmişliği açısından Türkiye’deki önemli kentlerden biridir. Bu gelişmişlik sivil toplumda da kendisini göstermektedir. Toplam dernek sayısı 24.948 olarak diğer tüm illerin önündedir. Aynı oran vakıflar için de geçerlidir. Türkiye’deki 5.353 vakfın 1.838’i de İstanbul’dadır. Dernekler, vakıflar, ve özellikle son senelerde – dünyada olduğu gibi Türkiye’de de – tüzel yapısı olmayan informal sivil girişimler de İstanbul’da nispeten daha fazladır ve bu girişimlerin kendilerine çalışma alanı olarak belirlediği konular da daha çeşitlidir. Buna, genel olarak Türkiye’de savunuculuk yapan STK’ların etki ve görünürlüklerinin son senelerde kenti temel aldıkları eklenebilir. Bu süreç özellikle dünya ekonomisine son dönemde daha da çok ve hızla entegre olan İstanbul gibi bir şehirde daha da görünürdür ve bu nedenle de genel olarak küresel ekonominin önemli zincirlerinden biri olan bu zeminde gelişmekte, kent mekanlarının hızlı dönüşümü de bu süreci beslemekte, değiştirmekte ve zenginleştirmektedir. Bu süreç, Türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın aşılmasında ve toplumsal değişim için yeni bir dilin kurulmasına yönelik de çok önemli fırsatlar sunmaktadır. Ayrıca sivil toplumdaki bilgi de bu değişimin etkisiyle zenginleşerek yaygınlaşmakta, böylece deneyimin farklı özneler tarafından, aracısız ve eşitler temelinde paylaşılması yönünde önemli bir tarihsel olanak ve aynı zamanda ihtiyacı doğurmaktadır.
Diğer yandan Türkiye ekonomisi yapısal olarak değişmekte, bu süreç kendi içinde sosyal sorunları daha farklılaştırmakta, ancak aynı zamanda bu farklılaşan sorunların çözümlerinin daha yenilikçi metotlarla oluşturulmasına yönelik önemli ihtiyaçları da doğurmaktadır. Başka bir deyişle sivil toplumun da kendi içinde eşitsiz bir gelişim sergilediği düşünüldüğünde, zenginleşen ve farklılaşan ihtiyaçlara yönelik yenilikçi çözüm metotları ve bu metotlar aracılığıyla farklı çözüm önerilerinin de hayata geçmesi gerekmektedir. Bu yaklaşımın temeli, bugüne kadar sivil toplumda birikmiş bilgi, beceri ve deneyimin yatay biçimde, aracısız, doğrudan ve hızla yayılmasını mümkün kılmaktadır. Bu fırsatın üzerine inşa edilecek bir ağ örgüsü yaklaşımı, Türkiye’de çoğulcu demokrasinin gelişmesine katkı yapma potansiyelini barındırarak çok önemli fırsatları da içermektedir. Bilgi Sosyal Kuluçka böyle bir arka plan çerçevesinde ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda tecrübesinin önemli bir kısmını kapasite gelişimi üzerine yapılandırmış Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi (STÇM) çatısı altında İstanbul’da kurulmuştur.
Bilgi Sosyal Kuluçka Merkezi İzleme – Değerlendirme Raporu’na buradan, Anadolu Kuluçka İzleme – Değerlendirme Raporu’na buradan, Çevrimiçi Çalışmalar için STÖ Destek Programı Raporu’na buradan, Yerel Kuluçka Programı ile ilgili rapora buradan ve Yerel Katılım için Sosyal Kuluçka Programı Etki Değerlendirme raporuna buradan ve Bilgi Sosyal Kuluçka Merkezi 2021 Dönemi etki değerlendirme raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi’nin internet sitesine buradan, kurulduğundan beri yaptığı faaliyetleri öğrenmek için de ilgili kitapçığı buradan görüntüleyebilirsiniz.